Cumartesi, 25 Mayıs 2019 15:40

Fransız Devrimi’nin romantik şairi Galata'lı Andre Chenier

 

Fransız Devrimi’nin romantik şairi André Chénier’in Galata’da başlayan ve giyotin sehpasında sonlanan hayatı:

Karaköy’de, Bankalar Caddesi’nden Galata’ya doğru Eski Banka Sokağı’ndan yokuşu çıkarken eski püskü – harabe halindeki taş bir binanın duvarında bir plaket görülür.

[ Şair André Chénier 30 Ekim 1762 de burada doğdu ]

Sunay Akın'ın zarif mısraları ile anlattığı şair Chénier’in hüzünlü hayat hikayesidir bu :
"Andre Chenier'in başı Paris'te
Göbeği İstanbul'da kesildi."

Şair, bir sonbahar günü, Karaköy'de sokak arasında bulunan (günümüzde de pejmurde bir atölye olarak kullanılan) St. Pierre Hanı’nda Levanten bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. O yıllarda İstanbul’da hem ticaret yapan hem de konsolosluk görevi olan Levanten Louis de Chenier’in oğludur küçük André… Annesi de Yunan asıllı bir levantendir. Kısacık ömrünün ilk yıllarını İstanbul’da geçirir. Tamamı 32 yıl sürecek kısacık hayatı, İstanbul’da geçen ilk yıllardan sonra Paris’te devam eder. Navarre Kolejini bitirdikten sonra 1782’de Fransız ordusuna katılır.

 
galata andre1 300x400 lo web
galata andre2 300x400 lo web
galata andre3 300x400 lo web
 
1787 yılının Aralık ayında Londra’daki Fransız elçiliğine atanan Chénier, zamanının çoğunu İngiliz Edebiyatı’nı incelemeye verir. Sonraki yıllarda yaptığı Doğu gezisi ile hem şark, hem de İstanbul havasını soluyan şairin dizelerine sıklıkla doğu esintileri yansır.

Gerçeğe ve doğaya ve saf güzelliğe övgüler içeren mısraları, konuşma özgürlüğünün güçlü bir sembolü olan şiirleri ile devrim yılları romantizminin en güçlü şairidir. 18. yüzyılın en büyük şairlerinden olan Chénier Helenistik şiir geleneğinin modern çağdaki temsilcisidir.

galata andre kartpostal 300 lo web

Chénier devrim patlak verince heyecanla Paris’e döner. Devrimde aktif rol oynar… Ancak, devrim sonrasında tahttan indirilen kralın idam edilmesine karşı çıkınca, ihtilalciler tarafından kraliyet yandaşı ilan edilerek tutuklanır. Oysa Chénier, kralın idam edilmesine karşı değildir, Chénier her hangi bir insanın her hangi bir suretle ölüm cezasına çarptırılmasına karşıdır. 

“Hiçbir suç ölüm cezasını gerektirecek kadar büyük değildir” diyerek kendi kalemini kırmıştır.
Herkes, tutuklanan şairin savunma yazmasını beklerken o şiirler yazmaya devam eder; Çünkü sadece suçu olanların savunma yapacağını düşünmektedir. Suçu olmamasına karşın idama mahkum edilir: Devrim kendi çocuklarını da yok etmektedir…

Devrim taraftarı Chénier’i giyotine götürürler ve ona son bir şans verirler, savunduğu şeyden vazgeçtiği zaman asılmayacaktır. Halk yalvarırcasına haykırır “vazgeç” diye… Romantik şair savunduğu YAŞAM HAKKI fikrinden vazgeçmez… 

İnfazı seyretmeye gelen kalabalığa dönerek başını iki elinin arasına alıp “bu kafanın içinde daha çok şey vardı” diye bağırır… ve giyotin iner… tarih 25 temmuz 1794’tür. Kaderin cilvesine bakın 2 gün sonra da celladı Robespierre’nin başı aynı giyotinde kesilir…

Tutuklanınca şiirlerini ağaç yapraklarına yazıp, hapishaneden çıkaran şairin son mısraları yaşadığı hüznü ve acıyı yansıtır;

canlanır son ışık ve tatlı rüzgarlar gibi,
gözümde güzel günler
dibinde giyotinin üflerim neyimi
deyip neylersin kader.

düşünmeden kendimi, çürüyüp gideceğim,
bu karanlık çukurda
benim de kaderim bu! orada bekleyeceğim
alışalım unutmaya
ölüm uykusuyla kapanacak ah gözlerim
gideceğim bir anda
son şiirlerim bunlar benim
dört duvar arasında

Yorum yapmak için oturum açın

Sosyal Medya